Raporlu İşçinin Tatile Gitmesi İşveren Tarafından Haklı Fesih İçin Yeterli midir?

4857 Sayılı İş Kanunu’nun;
-2’nci maddesine göre;
İşçi: Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye,
İşveren: İşçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara,
İş İlişkisi: İşçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi,
İşyeri: İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime denir.
-5’inci maddesinde; “İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.
İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.
İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.
Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz.
İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz.”
-8’inci maddesinde iş sözleşmesi tanımlanmış olup ilgili hüküm “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tâbi değildir. Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur. Bu belgeler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.”
İşçi ve işverenin çeşitli sebeplerle iş sözleşmelerini sonlandırmaları mümkündür. Bu sebeplere işçinin veya işverenin ölümü, tarafların anlaşması (ikale sözleşmesi), belirli sürenin dolması, işverenin haklı nedenlerle derhal fesih hakkı, işçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı verilebilir. Peki, işçi raporlu iken tatile giderse işveren iş sözleşmesini haklı neden ile fesih edebilir mi?
Mezkûr Kanunun 25’inci maddesinde işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı düzenlenmiş olup;
“Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

I- Sağlık sebepleri:
a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi durumunda, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.
b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda. (a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17’nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74’üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.

II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.
c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.

III- Zorlayıcı sebepler: İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.
IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17’nci maddedeki bildirim süresini aşması. İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.”
Konu ile ilgili yargıya taşınan bu durum aşağıdaki gibi sonuçlanmıştır.

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 01/11/2013 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, çağrı merkezi elemanı olarak görev yaptığını, iş sözleşmesinin ise 10/09/2015 tarihinde haksız olarak feshedildiğini iddia ederek, fesih işleminin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işe iadesine; müvekkilinin işe başlatılmaması durumunda davalının 8 aylık brüt ücret tutarında tazminatı mahkumiyetine; müvekkilinin işten ayrı kaldığı süre zarfında ki 4 aylık ücret, diğer sosyal hak ve alacakların faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının güveni kötüye kullanması, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması nedeniyle iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini, davacının kendisine sağlanan ücretsiz izin hakkına müvekkilinin iyi niyetini de suiistimal ettiğini, 8 aylık çalışma sürecinde 59 gün ücretsiz izin kullandığını, iş akışını ve proje düzenini bozduğunu, 17/08/2015 tarihinden itibaren 09/09/2015 tarihine kadar aralıksız olarak rapor aldığını, hastalık dolayısıyla rapor aldığı bu dönemde sosyal paylaşım sitelerinden birinde “herkese açık” olarak deniz kenarında tatil yaptığını gösterir fotoğraflar paylaştığını, davacının işi gereği yaptığı telefon görüşmelerinde ve ankette katılımcıya küfür ettiğinin tespit edildiğini, bu nedenlerle davacının sözleşmesinin müvekkili tarafından feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, “Davacının iş akdinin, fesih yazısı içeriğinden anlaşıldığı üzere davacının olumsuz davranışları sebebiyle feshedildiği anlaşılmaktadır. İş Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle iş akdinin feshi için işçinin savunmasının alınmaması feshin geçersizliği sonucunu doğurmaktadır. 4857 sayılı Yasanın 19. maddesi “hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenle feshedilemez” düzenlenmesini yapmıştır.
İşçinin ücretsiz izin kullanmasının yasal hakkı olduğu, bunun işçi aleyhine olumsuz davranış olarak değerlendirilemeyeceği açıktır.
Yine işçinin sağlık sorunları nedeni ile doktordan rapor alması, bu raporun sahte olduğu kanıtlanmadıkça yasal bir mazeret olduğu, çalışanın olumsuz bir davranışı olarak değerlendirilemeyeceği açıktır.
Davacının iş akdinin olumsuz tutum ve davranışları nedeniyle feshedildiğinden bu hususlarla ilgili savunmasının alınmaması iş akdinin feshini geçersiz hale getirecektir. Davalı delillerini ibraz etmiş, yazılı savunma istendiğine ilişkin kayıtları ibraz etmemiştir.
Savunma hakkının kullandırılması açısından işçinin savunma vermeye davet edilmeli, savunma yazısında belirlenen yer ve zamanda savunmaya hazır bulunması, bulunmadığı takdirde yazılı savunma verebileceği bildirilmeli, hazır bulunmadığı ya da yazılı savunma vermediği takdirde savunma vermekten vazgeçmiş sayılacağının hatırlatılması gereklidir.
Davalı, yazılı olarak savunma hakkı verdiğini kanıtlayamamıştır. Gerek davacının davranışları hakkında yazılı savunmasının alınmamış olması gerek de olumsuz davranış olarak gösterilen ücretsiz izin kullanması, doktor raporu alması çalışanın yasal hakları olduğundan davalı tarafından yapılan fesih geçersiz olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gereklidir.” gerekçesiyle iş aktinin feshinin isabetsiz olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının istirahat raporu aldığı dönemde Giresun iline gittiği ve orada plajda tatil kıyafetleri ile çekilmiş fotoğraflarını paylaştığı, dosya kapsamıyla sabittir. Bu durum, kullanılan istirahat raporunun gerçeğe aykırı olduğunun açık delili olup raporlu olduğunu bildiren işçinin raporun aksine tatile gitmesi doğruluk ve bağlılığa aykırı olup haklı fesih için yeterlidir.
Açıklanan nedenle işveren feshinin haklı nedene dayandığının kabulü ile davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle kabulüne karar verilmesi hatalıdır. 4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
…”
Görüldüğü üzere işçinin rapor alması ancak belirli durumların varlığı halinde iş akdinin feshi için gerekçe olabilir. Rapor alan işçi raporlu olduğu dönemde istirahat etmek yerine tatile gitmesi halinde işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilebilmesi mümkündür.

KAYNAKLAR
4857 Sayılı İş Kanunu
9. Hukuk Dairesi 2016/17532 E. , 2017/12196 K

İşbu yukarıda yer alan metnin (makale, görüş, sirküler, bülten, yorum vb. hangi ad ile tanımlandığının bir önemi olmaksızın) yasal olarak herhangi bir bağlayıcılığı bulunmayıp, bilgi verme amacıyla hazırlanmıştır. İşbu metnin tek yasal dayanak olarak kullanılması sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle doğmuş / doğabilecek zararlardan yazar / yazarların hukuki bir sorumluluğu bulunmamaktadır.