Vadeli satış yapan işletmeler her zaman alacaklarını vadesinde tahsil edemeyebilirler. Anlaşma koşulları gereği borçlu ödemesini vadede yapamadığında belli oranda vade farkı veya faiz ödeyeceğini peşinen kabul edebilir. Alacaklının vadede tahsil edemediği alacağı için icraya da başvurması mümkündür. Fakat bu yol genelde ülkemiz koşullarında semeresiz kalmaktadır. Bir diğer yöntem ise arabulucu vasıtasıyla uzlaşarak alacağı tahsil etmektir. Peki ortaya çıkacak olan faiz veya vade farkları için fatura düzenlenmeli mi? KDV hesaplanmalı mı? Öncelikle aşağıdaki kavramlara bakmakta fayda var.
Türk Dil Kurumu (TDK) Faiz: “Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli.”
TDK Vade: “Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için tanınan süre, mühlet, mehil.”
TDK Temerrüt: “Ek faiz ödememe durumu. Herhangi bir sebebe dayanmaksızın borcu ödememekte direnme, direnim.”
TDK Temerrüt Faizi: “Borcun zamanında ödenememesi sonucu daha sonra ödenen ek faiz.”
3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunu’nun 1.maddesinde “Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’na göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde on iki oranı üzerinden yapılır. Mezkûr kanunun 2.maddesinde ise “Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecbur” olduğu ifade edilmiştir. İlgili maddenin devamında ise “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur.
Temerrüt faizi miktarının sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu hallerde, akdi faiz miktarı yukarıdaki fıkralarda öngörülen miktarın üstünde ise, temerrüt faizi, akdi faiz miktarından az olamaz” ifadelerine yer verilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530.maddesi;
“(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
…
(7) Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.”
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 24.maddesinde matraha dâhil olan unsurlar sayılmıştır. Bunlar;
a) Teslim alanın gösterdiği yere kadar satıcı tarafından yapılan taşıma, yükleme ve boşaltma giderleri,
b) Ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar,
c) Vade farkı, fiyat farkı, (7161 sayılı kanunun 18’inci maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 18.01.2019) kur farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler.
Konu idarenin vermiş olduğu özelgeler ile değerlendirildiğinde;
“… şirketiniz ile BOTAŞ arasında doğalgaz alım sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme hükümlerinde yer alan ödeme vadelerini BOTAŞ'ın tek taraflı değiştirmesi nedeniyle şirketiniz adına 2006, 2007 ve 2010 yılları için KDV li gecikme faizi faturası düzenlendiği, söz konusu faturaların defterinize kaydedilmediği ve dava konusu edildiği, davanın şirketiniz aleyhine sonuçlandığı, şirketinizin doğalgaz alımından doğan borcunu geciktirmesi nedeniyle bahse konu yıllarda adı geçen firma tarafından düzenlenen faiz faturası (vade farkı) bedellerinin gecikme zammı ile birlikte BOTAŞ'a ödeneceğinden bahisle,
Mahkemenin gecikme faizi ile birlikte tahsil edilmesine karar verdiği yukarıda bahsi geçen gecikme faizi faturaları üzerinden ilaveten hesaplanacak gecikme faizi tutarları için BOTAŞ'ın 2012 mali yılı döneminde fatura düzenleyip düzenlemeyeceği, düzenlenmesi halinde söz konusu faturada KDV’nin nasıl hesaplanacağı ile bu tutarın indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Buna göre, BOTAŞ Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.'ne dava sonucu gecikme faizi ile birlikte ödenmesine hükmolunan faiz tutarlarının fatura düzenlenmesi suretiyle belgelendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, 2006, 2007 ve 2010 yıllarına ilişkin aranan gecikme zammı ve buna ilişkin hesaplanan KDV tutarları için düzenlenen ve açılan dava sonucu gecikme faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilen fatura tutarları ile ilgili davanın 2012 yılında sonuçlandığı anlaşılmış olup, şirketinizce belirtilen yıllara ilişkin olarak düzenlenen ve aranızdaki ihtilaftan dolayı günümüze kadar kayıtlarınıza alınmayan fatura bedellerinin genel muhasebe ilkelerine uymak ve ilgili yıl gelir hesaplarıyla bağlantı kurulması suretiyle 2012 yılı defterlerine kaydedilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan, muamelelerin defterlere yukarıda yer alan süreler içerisinde kaydedilmemesi halinde Vergi Usul Kanununun 352/1-6 ncı maddesi uyarınca usulsüzlük cezasının kesileceği tabiidir.
Buna göre, şirketiniz adına düzenlenen (2006, 2007 ve 2010 tarihli) gecikme faizi faturalarında yer alan KDV tutarları, söz konusu belgeler vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak kaydıyla kanuni defterlerinize kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabileceğinden* vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılından sonra kanuni defterlerinize kaydettiğiniz belgelere istinaden indirim hakkından yararlanmanız mümkün değildir.
Ancak, Botaş Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.'ye dava sonucu gecikme faizi ile birlikte ödenmesine hükmolunan faiz tutarları için adı geçen şirket tarafından düzenlenecek faturalarda gösterilen KDV tutarı, Kanunun 29 ila 34’üncü maddesindeki hükümler çerçevesinde söz konusu belgelerin vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim aşılmamış olmak kaydıyla kanuni defterlerinize kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilecektir.” (B.07.1.GİB.4.16.16.02-300.12.17-316 Sayılı 25/07/2012 Tarihli Özelge)
*3065 Say.KDVK Md.29/3 “İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir.”
“... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi numaralı mükellefi olduğunuz, Vakıflar .... Bölge Müdürlüğü ile işveren idare olarak yapmış olduğunuz inşaat onarım sözleşmesi ile yapılan imalatlara ilişkin ödemelerin hakedişlerle yapılacağı ve bu hakediş tutarına %18 KDV hesaplanıp işverence, yüklenici firma olarak tarafınıza hakedişlerin ödeneceğinin kararlaştırıldığı, söz konusu sözleşmede, hakedişlerin geç ödenmesi veya ödenmemesi durumunda idarece işveren olarak faiz vade farkı veya benzeri bir ödemenin yapılacağına dair herhangi bir hüküm bulunmadığı, ancak işveren idare ile ödenmeyen hakedişler dolayısıyla aranızda oluşan anlaşmazlığın yargıya intikal ettiği, .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin ..... tarihli ve Esas No: ..... Karar No: ..... sayılı kararı ile ödenmeyen alacağın temerrüt faizi olan avans faizi ile tahsiline, KDV alacağınızın da temerrüt faizi olan avans faizi ile birlikte tahsil edileceğinin hüküm altına alındığı belirtilerek, temerrüt faizi olan avans faizine KDV uygulanıp uygulanmayacağı, mahkeme kararı gereği işveren idarenin ödeyeceği anapara ile temerrüt faizine fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenecekse icra müdürlüğü adına mı yoksa işveren idare adına mı kesileceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.
Buna göre, ....... İnşaat Tekstil Turizm Gıda San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti.'nin işveren idare olarak Vakıflar ......Bölge Müdürlüğü'ne yaptığı inşaat onarım işinde hak edişlerin ilgili Müdürlükçe zamanında ödenmemesi nedeniyle .....2. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davaya ilişkin olarak ilgili mahkeme başkanlığının ...... tarih ve E:......, K:..... sayılı kararı çerçevesinde ödenmeyen alacağın faiziyle birlikte ödenmesi işleminin .... İnşaat Tekstil Turizm Gıda San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. tarafından Vakıflar ....Bölge Müdürlüğüne verilen finansman hizmeti kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla söz konusu taahhüt borcunun ödenmemesi nedeniyle Vakıflar ....Bölge Müdürlüğü'ne sağlanan finansman hizmetine ilişkin olarak ilgili mahkeme tarafından belirlenen faiz tutarının, KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre % 18 oranında KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, mahkeme kararıyla tarafınıza ödenmesine karar verilen temerrüt faizinin finansman hizmeti olarak değerlendirilmesi sebebiyle anılan idare adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir.” (B.07.1.GİB.4.06.18.02-105[229-8689]-15 Sayılı 03/01/2012 Tarihli Özelge)
“… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından sonuçlandırılıp Yargıtay tarafından onanan Karar gereğince .... San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasına ödenmesine hükmedilen yükümlülükler kapsamında ödeyeceğiniz faiz miktarı hesaplanırken icra müdürlüğü tarafından hakedişlerin KDV dahil tutarı üzerinden işlem yapıldığı belirtilerek, söz konusu firma tarafından adınıza düzenlenecek faiz ödemesine ilişkin faturada KDV’nin iç yüzde yöntemi ile ayrıştırılmasının gerekip gerekmediği hususunun bildirilmesi istenilmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanununun;
-24’üncü maddesinde ise, teslim alanın gösterdiği yere kadar satıcı tarafından yapılan taşıma, yükleme ve boşaltma giderleri; ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların; vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV'nin matrahına dahil olduğu, hükme bağlanmıştır.
Buna göre, adı geçen firmanın, yüklenicisi olduğunuz iş dolayısıyla taşeron olarak yaptığı teslimlere ilişkin hakediş ödemelerinin zamanında ödenmemesi üzerine yargı kararıyla ödenmesine hükmedilen faiz tutarlarının KDV matrahına dahil edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, Mahkemece hükmolunan Kararda bedele KDV dahil olup olmadığına yönelik bir belirleme yapılmamış olması halinde faiz tutarı KDV matrahına dahil edilecek ve bu tutar üzerinden ayrıca KDV hesaplanacaktır. Ancak, bu tutarın katma değer vergisi dahil olarak belirlenmesi halinde KDV’nin iç yüzde yoluyla hesaplanacağı tabiidir.” (B.07.1.GİB.4.06.17.01-130[24-2012/01]-755 Sayılı 19/07/2012 Tarihli Özelge)
“… KDV'ye tabi olan veya KDV'den istisna tutulan hizmet ifalarınıza ilişkin olarak düzenlenen faturalarda yer alan tutarların vadesinde ödenmemesi nedeniyle hesaplanan temerrüt faizlerinin KDV'ye tabi olup olmadığına ilişkin Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Buna göre, katma değer vergisinin konusuna giren teslim ve hizmetlere ilişkin olarak sonradan ortaya çıkan faizler katma değer vergisinin matrahına dahil olmaktadır. Dolayısıyla kuruluşunuz tarafından yapılan teslim ve hizmet ifalarına ilişkin ödemelerin zamanında yapılmamasından dolayı temerrüde düşmüş alacaklarınız için hesaplanan temerrüt faizlerinin KDV matrahına dahil edilerek bu tutar üzerinden teslim ve hizmetin yapıldığı tarihte geçerli olan KDV oranına göre KDV hesaplanması gerekmektedir. Ancak, KDV Kanunu'nun 13/b maddesi kapsamında istisna olan teslim ve hizmetlerinize ilişkin olarak hesaplanan faizler için ayrıca KDV hesaplanmayacaktır.” (84974990-130[1-2013/21]-938 Sayılı 28/08/2013 Tarihli Özelge)
Sonuç olarak ortaya çıkan ya da çıkacak olan faiz ve vade farkları için fatura düzenlenerek KDV hesaplanmalıdır. Örneğin 90.000,00 TL alacak için arabulucu vasıtasıyla hazırlanan anlaşmada uzlaşılan bedel 100.000,00 TL olsun. Aradaki 10.000,00 TL için fatura düzenlenmelidir. Arabulucu anlaşma belgesine aradaki farkın (10.000) muhakkak KDV dahil olduğu hususunun da belirtilmesinde fayda vardır.
KAYNAKLAR
3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
B.07.1.GİB.4.16.16.02-300.12.17-316 Sayılı 25/07/2012 Tarihli Özelge
B.07.1.GİB.4.06.18.02-105[229-8689]-15 Sayılı 03/01/2012 Tarihli Özelge
B.07.1.GİB.4.06.17.01-130[24-2012/01]-755 Sayılı 19/07/2012 Tarihli Özelge
84974990-130[1-2013/21]-938 Sayılı 28/08/2013 Tarihli Özelge
İşbu yukarıda yer alan metnin (makale, görüş, sirküler, bülten, yorum vb. hangi ad ile tanımlandığının bir önemi olmaksızın) yasal olarak herhangi bir bağlayıcılığı bulunmayıp, bilgi verme amacıyla hazırlanmıştır. İşbu metnin tek yasal dayanak olarak kullanılması sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle doğmuş / doğabilecek zararlardan yazar / yazarların hukuki bir sorumluluğu bulunmamaktadır.